İlişkiler Üzerine


 

Duyguları, davranışları ve iletişimlerimizi yönetmenin, başarılı ve tatminkar bir yaşama sahip olmanın anahtarı duygusal zekadır. Bu durum bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu önemli bir bulgudur. Duygusal Zeka (EQ), kendimizdeki ve diğerlerindeki duyguları daha iyi algılamak, anlamak ve yönetmekle ilgili bir grup yetkinlikten oluşur. Bütünsel olarak duyguları daha yapıcı bir şekilde ele almamızı ve duyguları daha iyi kullanmamızı sağlar.

 

Duygusal zekanın gündelik yaşamımız üzerinde önemli etkileri vardır. Öz farkındalık- kendi duygularını anlama, empati kurmak- diğerlerinin duygularını anlama ve bu duyguların diğer insanlarla iletişiminizde ve davranışlarınızda nasıl etkilerinin olduğunu bilmek, kısacası duygusal zekanızı tanımak, sizin insan ilişkilerinizi geliştirecek ve bu ilişkilerden memnuniyetinizin artmasını sağlayacaktır.

 

Duygusal Zekalı Evlilikler

Psikoloji profesörü, klinisyen ve çift terapisti John Gottman’a göre, evliliğin yürümesini sağlayan şey, şaşılacak derecede basittir. Mutlu çiftler, diğerlerinden daha zeki, daha varlıklı ya da psikolojik yönden daha dirayetli değildirler. Ancak mutlu çiftler, günlük yaşamlarında birbirleriyle ilgili olumsuz düşünce ve duygularının (ki bunlar bütün çiftlerde vardır), olumlu olanlardan daha ağır basmasını ENGELLEYEN bir dinamiği yakalamışlardır. John Gottman bu çiftleri duygusal zekalı olarak nitelendirmektedir.

Bir çiftin duygusal zekası -birbirlerini anlama, birbirlerine ve evliliklerine değer verme ve saygı gösterme yetenekleri- ne denli yüksekse, sonsuza dek mutlu yaşama olasılıkları da o denli artar. Bununla birlikle Gottman’a göre, duygusal zeka çiftlerin boşanma ihtimalini ortadan kaldırabilir.

Kısacası kendi duygularının, güçlü yönlerinin farkında olmak, duygularını anlamak, duygularını etkili bir şekilde ifade edebilmek, ifadelerinin ve davranışlarının karşındaki kişide bıraktığı etkileri fark edebilmek, karşındaki kişiyi anlamak, tutarlı olmak, karşındaki kişinin de bu şekilde davranabilmesi için onu cesaretlendirmek ilişkileri güçlendirmek ve mutlu olabilmek adına en etkili becerilerdir.

Bununla birlikte, Gottman Çift Terapisinin kurucuları Julia ve John Gottman, Sevgi Laboratuvar’ında gönüllü çiftler üzerinde yaptıkları bilimsel çalışmalarda, dört tahrip edici etkileşim şeklini kullanan çiftlerin, ilişkilerinde mutsuz olduklarını ve bu etkileşim kalıplarının ilişkiler açısından ölümcül olduğu sonucuna varmışlardır. Bu yıkıcı etkileşim kalıplarına Mahşerin Dört Atlısı adını vermişlerdir. Buna göre, çiftler mutlu ve güçlü bir ilişki için mahşerin dört atlısı olan bu davranış kalıplarını bırakıp bunun yerine panzehirlerini kullanmalılar.

 

Mahşerin Dört Atlısı

             1. Atlı: Eleştiri

Kişiliğe yönelik olumsuz ifadeler içerir. Karşı tarafa eksik olduğu mesajı verir. Her ilişkide ilişkinin dinamiğine göre şikayetler ve yakınmalar olabilir ancak bu şikayetler eleştiri ile karıştırılmamalıdır. En önemlisi ise eleştiride bulunup “sen” dili kullanmak yerine “ben” dili kullanarak duyguların etkili bir biçimde ifade edilmesidir.

 

“Neden arkadaşlarına öncelik tanıyıp duruyorsun? Listende hep son sıradayım. Bu akşam sözde baş başa yemek yiyecektir.” -Eleştiri

“Yemeğe birilerini davet etmeden önce fikrimi almadığın için kendimi değersiz hissettim. Bu akşam seninle baş başa kalmayı planlıyordum.” -Panzehir: Ilımlı başlangıç, duyguları ifade etmek, “ben” dili.

 

             2. Atlı: Hor Görme

İğneleme, kuşkuculuk, kendini üstün görme, karşısındakini küçümseme, sıfat yakıştırma, göz devirme, alay etme ve kara mizah hor görme biçimleridir. Karşısındakinin duygularını görmezden gelme ve küçümseme de hor görmeye girer. Hangi şekle bürünürse bürünsün, dört atlının en kötüsü olan hor görme, tiksinmeyi ima ettiği için ilişkiyi zehirler.

 

            “Abartılacak bir durum yok, kafanda kuruyorsun.” -Hor Görme

“Bu durum canını çok sıkmış görünüyor, bu duruma neden olmak istemezdim.” -Panzehir: takdir etmek, saygı duymak, ilgi ve beğeni sunmak

 

             3. Atlı: Kendini Savunma

Karşı tarafı anlamaya çalışmadan önce kendini savunmaya geçmek ise ilişkilerin yıpranmasına neden olan bir diğer davranış kalıbıdır. Bu durumda ortaya çıkan en belirgin şey karşı tarafın ne söylediğini ve neye ihtiyacı olduğunu duymamaktır. Çiftlerden biri “eleştiri” yaptığından diğeri “savunma” konumuna geçer, ancak savunma da bir nevi suçlamadır ve “Sorun bende değil sende.” mesajı verir. Böylelikle, çiftler birbirini dinlemeyen ve anlamayan kısır bir döngüye girmiş olurlar.

 

(Eleştiriye gelen bir yanıt olarak) “Asıl dön bir kendi yaptıklarına bak, bunun sorumlusu sensin.” -Kendini Savunma (dolaylı olarak eleştiri içerir)

 

“Haklısın bu durumda benim de etkim var, düşüncesizce davrandım.” -Panzehir: sorumluluk kabul etmek.

 

             4. Atlı: Duvar Örme

Tartışmaların eleştirilerle sert başlayıp giderek artan hor görmeye ve kendini savunmaya yol açtığı ilişkilerde, en sonunda eşlerden bir iletişimi keser. Bu dördüncü atlının habercisidir. İlişkiye en çok zarar veren davranış kalıbıdır ve iletişim esnasında partnerden duygusal ve fiziksel olarak kopmak, aniden iletişimi kesmek, tavır ve mesafe koymak, soğuk davranmak, küsmek gibi davranışları ifade eder. Duvar örme davranışı karşıdaki kişiye değersiz olduğu mesajını verir.

 

İletişimi kesip görmezden gelmek, suskun kalmak ya da günlerce konuşmamak. -Duvar Örme

Olumsuz etkileşimler sırasında sakinleşmek için ara verip sonra konu hakkında konuşmak daha iyidir. -Panzehir: Sorun hakkında etkili, anlayışlı ve yapıcı biçimde konuşmak.

 

Zaman zaman ilişkilerimizde mahşerin dört atlısını kullandığımızı fark edebiliriz. Önemli olan bu davranış kalıplarını sergilediğimizin farkında olmamız ve bunları daha iyi görünen “panzehir” davranışlar ile değiştirmek istememizdir.